Eddaî

اَلدَّاعٖى

(* Bu kıta, onun imzasıdır.) Yıkılmış bir mezarım ki yığılmıştır içinde

Said’den yetmiş dokuz emvat (* Her senede iki defa cisim tazelendiği için iki Said ölmüş demektir. Hem bu sene Said yetmiş dokuz senesindedir. Her bir senede bir Said ölmüş demektir ki bu tarihe kadar Said yaşayacak.) bâ-âsam âlâma.

Sekseninci olmuştur, mezara bir mezar taş

Beraber ağlıyor (*Yirmi sene sonraki bu şimdiki hali, hiss-i kable’l-vuku ile hissetmiş.) hüsran-ı İslâm’a.

Mezar taşımla pür-emvat enîndar o mezarımla

Revanım saha-i ukba-yı ferdâma.

Yakînim var ki istikbal semavatı, zemin-i Asya

Bâhem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâm’a.

Zira yemin-i yümn-ü imandır

Verir emni eman ile enama…

***

Loading